Değerli Basın emekçileri, sevgili meslektaşlarım…
 
Tıbbın kurucuları İstanköy’lü Hipokrat ve Bergamalı Galenos’un yaşadığı, hekimlik andının yazıldığı, Çanakkale Conkbayırı’nda vatanları için gözünü kırpmadan yaşamlarını feda ederek o yıl mezun veremeyen tıbbiyelilere, Dr. Hikmet ve arkadaşlarının emperyalistlere karşı verdiği onurlu savaşıma ve 14 Mart’ı Tıp Bayramı olarak kutlamamıza neden olmasına, Dr. Refik Saydam, Dr.Hulusi BEHÇET, Dr. Mazhar Osman, Dr. Tevfik SAĞLAM, Dr. Nusret FİŞEK, Dr. Türkan SAYLAN, Dr. Aziz SANCAR ve nice Cumhuriyet aydını değerlerine, en zor koşullarda fedakârca görev yapan hekimlik uygulamalarına tanıklık yapan bu coğrafyada mesleğimiz her geçen biraz daha değersizleştirmeye çalışılmaktadır. 
14 Mart 1827 II. Mahmut döneminde, Şehzadebaşı’nda  ilk Tıp Fakültesinin kuruluşu modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. 3 Şubat 1919'da, İstanbul'da, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, İngiliz birlikleri tarafından işgal edilmişti. Amaç bu binayı karargâh olarak kullanmaktı. İşgalcilere karşı ayaklanmak ve okulu kurtarmak için çareler arayan tıp öğrencileri; okulun kuruluş yıldönümü olan 14 Mart'ın 92.yılını topluca kutlamaya karar verdiler. Öte yandan da İngiliz işgalini protesto ettiler. Tıbbiye 3. sınıf talebesi olan Hikmet Bey önderliğinde büyük bir gösteri yaparak okulun iki kulesi arasına büyük bir Türk Bayrağı astılar. İşgal kuvvetleri bu duruma müdahale ettilerse de durduramadılar. Olayın yıldönümü olan 14 Mart, tıp camiasının emperyalist güçlerin karşısına resmen çıkışının yıldönümüdür. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 14 Mart tarihi her yıl Tıp Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. 14 Mart sadece bir Tıp bayram kutlama değil daha fazlasıdır. Onurlu bir direnişin ve anti-emperyalist bir mücadele olan Kuva-i Milliye'nin başlangıç hikâyesidir.
Balıkesir Tabip Odası olarak Tıbbiyeli Hikmet ile ilgili gerekli girişimlerde bulunarak; anıtını doğum yeri olan Savaştepe’ye yaptırıp, Tıbbiyeli Hikmet adının anıtın bulunduğu parka isim olarak verilmesini de sağlayarak, 6 yıldır 14 Mart’larda bunun gurur ve onurunu yaşamaktayız.Bu yıl 7. kez anma törenini de 11 Mart’ta Savaştepe’de yaptık.
  Artık sağlık idarecilerinden vaat değil, gereğini yapmalarını talep ediyoruz. Mesleğimize hürmetkâr olmalarını istiyoruz, yapılan uygulamalarla daha fazla yok sayılmak istemiyoruz. 20 yıldır sürdürülen Sağlıkta Dönüşüm Programı ve onun ana unsurları arasında yer alan performansa dayalı ödeme sistemiyle, sağlık hizmeti sunumunda niteliğin değil niceliğin öne çıktığı; randevuların kısa sürelerle verilerek, hekimlerin 5 dakikada çok sayıda hastaya bakmaya zorlandığı, hastalara fizik muayene yapılmasına izin vermeyen sürelerin ayrıldığı, ayni ücreti alabilmek için daha fazla çalışma sürelerine gerek duyulduğu, nitelikli sağlık hizmeti sunabilmenin koşullarının yok edildiği bir sağlık ortamı yaratıldı. Nitelikli bir sağlık hizmeti üretmenin en temel bileşenlerinden biri çalışma koşullarıdır. Artık hekimlerin bir araya gelmesini sağlayan odalarının kalmadığı, hasta odalarının poliklinik odalarından çok daha donanımlı ve sağlıklı olduğu,”müşteri memnuniyetinin” ön planda olduğu dönemdeyiz. Doğaldır ki insanca çalışma koşulları ve emeğimizin karşılığı olan ücret, birbirinden ayrı düşünülemez.
Yaşamını insanlığın hizmetine adayacağını meslek andına taşıyan Hekimler olarak; yaşadıkları sorunlar nedeni ile yurtdışına ve özel sektöre giden hekimlere, “gidiyorlarsa gitsinler” diyenlere söylenecek tek sözümüz var; bu topraklarda binlerce yıldır hekimlik yapan bizler “halkın sağlığı için buradaydık, buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz”. Ve taleplerimiz karşılanmadığı sürece önlüğümüzün beyazına özlük haklarımıza, sahip çıkmaya devam edeceğiz. halkın sağlığına sahip çıkmak ve mesleki onurumuzu korumak için Hekimleri değersizleştirmek için çabalayanları, şiddete uğramalarını sadece kınayarak geçiştirenleri, hiçbir önlem almayanları, onuruyla oynayanları huzurunda bulunduğumuz ve kendisini Türk hekimlerine emanet eden Büyük önder Atatürk’e şikayet ediyoruz.
“... bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar...” ,  
diye soruyor ya Edip Cansever. Bu soruyu yüksek sesle hep birlikte soruyoruz bugün. Mendilimizde kan sesleri ile yaşamaya zorlanıyoruz nicedir. Ne pandemide yitirdiğimiz yüz binlerce insanımız, yüzlerce meslektaşımız, ne de depremde yitirdiğimiz canlar kaçınılmazdı. Depremin ilk gününden itibaren sahada olan meslektaşlarımızla mendiller kanamasın diye çaba sarf eden meslek örgütümüzle, yitirdiklerimizi anıyor, acılarını yüreklerimizde taşıyoruz.. 
Tekrar söylüyoruz: Olağandışı Durumlara hazırlıklı olmak olanaklıdır. Depremin kaçınılmaz, kayıpların önlenebilir olduğunu biliyoruz. Evlerin, hastanelerin üzerimize yıkılmayacağı insanlarımızı ve hiçbir canlıyı enkaz altında yitirmeyeceğimiz bir Türkiye mümkündür.
Bu 14 Mart haftasında yıkıcı etkileri çok fazla olan deprem gündemi içerisinde, depremler önlenemese de yıkımların önlenebileceği bilinciyle ne sağlığın ne de hekimlerin enkaz altında kalmasına olanak tanıyacak kamusal ve toplumcu yeni bir sağlık sisteminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha yinelemek istiyoruz. Aklın ve bilimin ışığında, meslek örgütü olarak yıllardır söylediklerimizin salgınla herkesçe görünür olup, depremle birlikte bizleri ağır bir yıkımla baş başa bırakmasına boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. 
Hekim ve ülke sorunları ile ilgili yıllardır söylediklerimizi bugüne kadar dikkate almayan Sağlık Bakanlığı’nın ve iktidarın ihmali nedeniyle, ne yazık ki on binlerce insanımızı yitirdik, hem mendillerimiz hem de yüreklerimiz kanıyor durmadan. Bugün, bu 14 Mart’ ı buruk kutluyoruz., Acımızı paylaşıyoruz, çoğalarak. 
Cansever’in dediği gibi;
“...
Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.”
Nasıl adına Saray diyerek adalet sağlanamıyorsa, 1. basamak,2.basamak ve 3. Basamak sağlık hizmetleri gösterişli binalara, süslü laflara rağmen iyi gitmiyor. Gerek hekimlerin ve gerekse ülkemizin içinde bulunduğu koşullar ve deprem nedeni ilimizde bu yıl da 14 Mart Tıp Balosunu, futbol turnuvası ile birkaç etkinliğimizi yapmayacağız. Tüm kötü uygulama haksızlık ve hukuksuzluklara karşın, Cumhuriyetimizin 100. yılının iyilik, dostluk, dayanışmanın, gelecek güzel günler, demokrasi ve barış içinde bir yaşam için 14 Mart 2023’ün umudun başlangıcı olmasını diliyor, Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu adına tüm meslektaşlarımın 14 Mart Tıp Bayramını kutluyor, saygılarımı sunuyorum. 14.03.2023
 
BALIKESİR TABİP ODASI
YÖNETİM KURULU

Menü

Aidat Ödeme

Aidat Bilgi

 

Ziyaretçi Sayacı

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBugün126
mod_vvisit_counterDün395
mod_vvisit_counterBu Hafta1673
mod_vvisit_counterBu Ay10515
mod_vvisit_counterTüm Zamanlar1086484